10 Mart 2013 Pazar

İlgi


Aslında kızdığım o kadar çok şey var ki. Nereden başlasam bilemiyorum. En iyisi hiç başlamamak. Ben bir şeye başlayınca onu sınıflandırmaya, evirip çevirmeye ve kendime uydurmaya çalışıyorum. Olmuyor tabi. Her alanda olduğu gibi bu tür çabalar da emek istiyor. İstemeden emek vermek zor. Bazen hiç farkında olmadan ilerleme kaydediyorum. Son beşyüz altıyüz yıllık tarihin işime gelen kısımlarını bilen biri olarak uzun zamandır kendimi rönesans insanına benzetiyorum. Rönesansın da işime gelen kısımlarını değerlendirmeye aldığımı belirtmek zorundayım. İlgimi çekemeyecek ve ilgimi uzun bir süre üstünde tutacak bir konu yok. Oturup avon kataloğu bile okuyabilirim. İstanbul'dan yani benim için hayatın bir şeyler ifade ettiği yerden böylesine uzak olmak kötü. Yani burada geçirdiğim zamanlarda ileride işime yarayacak bir şeyler öğrenmesem zarardayım gibi. Şey, yerine yazacak, söyleyecek bir şeyi olmayanların kullandığı sözcükmüş. Kısmen doğru. Bazen söyleyecek çok şeyim oluyor. Bazen olmuyor. İlgim çok dağılıyor. Tek bir konu seçip üzerine yoğunlaştığımda bir bakıyorum zaman uçup gitmiş, yerine tercih ettiğim insanlar hayatlarına devam ediyorlar. Onlar için mutluluk ya da kıskançlık hissetmiyorum, benim dışımdaki insanların varlığı kendimi onların gözünden gördüğüm kadar önemli. Ama bunu görecek insan bulamamak daha kötü. Çok olunca ne olduğumu anlayamıyorum, az olunca bir şeyleri eksik görüyorum diye korkuyorum. Aslında ortası makbul, ama ortası var mı bu işin? Neyse ki kendime bir uğraş bulduğumda bütün bunlar dağılıyorlar. Ne olduğunu bile hatırlamadığım bir yerde duruyorlar. Ama hatırladığım bir geçmişten silindiklerini görmedim. Boş beyin kötü anıları iyi anılara tercih eder. İmla hatalarıyla dolu bir yazıda bozuk yerleri görmek gibi. Aslında hepsini görüyorum ama ilgimi noktalama bozuklukları çekiyor işte. Görmediğim hataları bilme şansım yok. İşin paradoksu da bu sanırım. Konuşmanın yazıya dökümü iletişimin yüzde yedisi miydi? Yüzde yedi olmadıktan sonra yüzde doksanüçle ne kadar mutlu olabilirsin ki? İnsanlar o yüzden beni her zaman şaşırtmaya devam ediyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu müjde diye vaatler  sıralamış. Akıl sağlığımı korumak adına bu vaatleri yorumlamak istiyorum. 1) gençlerin ilk teknolojik...