20 Ekim 2013 Pazar



Bundan on sene önce basketbol ile ilgili herhangi bir şeyle, mesela bir forma, ne kadar mutlu olduğumu hatırlıyorum. Dersaneden bir arkadaşım Kevin Garnett'in o seneki All-Star formasını almıştı mesela. O zamanlar Nba store yoktu ülkede. Korsan maldı ama kaliteliydi yani. Neyse o formayı yirmidört saat üzerimden çıkarmadığımı hatırlıyorum. Dedem&Babaannem vardı evde yatılı misafir olarak. Naapıyo bu kodumun ergeni diye düşünmüşlerdir kesin. Gerçi onların da kendi dertleri vardı o ziyarette. Hatırlamıyor oluşum unuttuğum anlamına gelmiyor. Mülayim çocuktum onlara göre. Sanırım bana söyledikleri, arkamdan ya da yüzüme karşı, hiçbir şey için kızdığımı sanmıyorum onlara. O ikilinin koruyucu ve sabırlı tavrı beni bugüne getiren önemli şeylerden. Mucize bekleme, ama umudunu da yitirme. Ben kimseyi böyle sabırlı, karşılıksız ve yeteri kadar sevdiğimi düşünmüyorum. Bunu da kimseden böyle bir şey beklediğim için söylüyorum. Beklemiyorum yazacaktım sandın değil mi? Lisedeki ingilizce öğretmenim yazıda böyle oyunlar yapılmaz demişti. I'm not writing a fucking essay now, am i? Belki de sorun o formayı o günden sonra giymediğim için hep ona özlem duymamdandır. Belki iki gün, belki yirmi gün sonra kenara atacaktım o formayı benim elimde olsaydı. "Belki" mi? Tabii lan, ne "belki"si. Bu olaydan iki yıl sonra Nba'den soğudum. Hiçbir zaman tamamen kopmadım, hep hayatımın bir parçası olmaya devam etti ve şimdi yeniden yakından takip ediyorum. Geçmiş yılların acısını çıkarıyorum şimdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kemal Kılıçdaroğlu müjde diye vaatler  sıralamış. Akıl sağlığımı korumak adına bu vaatleri yorumlamak istiyorum. 1) gençlerin ilk teknolojik...